MEME KANSERLERİ
Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Kanserli doku, önce yakın çevresine sonra, memeye yakın lenf bezlerine yayılıyor. Zamanında tanı konulup tedavi edilmeyen hastalarda kanser, diğer organlara yayılarak tedavisi olanaksız evreye geçiyor.
Hastalığın gerçek nedeni henüz net olarak bilinmiyor. Meme kanseri tespit edilen kadınların üçte ikisi, bilinen risk faktörlerinin hiçbirini taşımadıkları halde bu hastalığa yakalanıyor.
Son 50 yılda dünyada meme kanserinin görülme sıklığı iki mislinden fazla arttı. Hastalık sosyo-ekonomik açıdan gelişmiş Batı ülkelerinde 50 yıl önce her 20 kadından birinde görülmekteyken günümüzde her 8 kadından birinde ortaya çıkıyor. Ülkemizde de gelişmiş Batı ülkelerinde olduğu gibi son yıllarda yükselişini sürdürüyor. Sağlık Bakanlığı ve üniversitelerin verileri birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye’de her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanseri olduğu görülüyor.
Meme kanserinden korunma yolları
-
Sigara ve alkol gibi kanser yapıcı maddelerden uzak durmak,
-
Sağlıklı beslenmek ve düzenli spor yapmak,
-
İdeal kiloyu korumaya özen göstermek,
-
Bebek sahibi olan anneler için ilk 6 ay emzirmek,
-
Çok geç yaşta anne olmamak,
-
Hormon ilaçlarının kullanımına dikkat etmek.
Meme kanseri belirtileri nelerdir?
-
Memede elle hissedilen bir sertlik veya kitle,
-
İki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri,
-
Meme başında veya meme cildinde içe doğru çekinti,
-
Memede kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama,
-
Meme cildinde portakal kabuğuna benzer görünüm,
-
Meme başında şekil veya yön değişikliği,
-
Memede olağan dışı şişlik veya boyut artışı,
-
Adet dönemlerinde memede rastlanabilenden farklı karakterde ağrı,
-
Meme başından gelen özellikle pembe, kırmızı renkte akıntı,
-
Koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle.
Meme kanseri risk faktörleri
-
Kadın olmak,
-
50-70 yaş arasında ve menopoz sonrası dönemde olmak,
-
Ailesinde (anne veya baba tarafında) meme kanserine yakalanmış akrabaları olmak, (Akrabalık derecesi ne kadar yakın ve meme kanserli akraba sayısı ne kadar fazlaysa risk o kadar yükselir.)
-
Daha önce meme kanserine yakalanmış olmak,
-
Adet başlama yaşının erken, menopoz yaşının geç olması,
-
Hiç doğum yapmamış olmak,
-
İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapmak,
-
Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olmak,
-
Uzun süreli hormon tedavisi almak,
-
Şişmanlık; özellikle menopoz sonrası fazla kilo almak ve doymuş yağlardan zengin gıdaları fazla miktarda tüketmek,
-
Fiziksel aktivite azlığı.
Bu etkenler meme kanseri gelişmesi ihtimalini artırmakla birlikte, meme kanserine yakalanan kadınların yarısından çoğunun bilinen risk faktörlerini taşımadığı görülüyor.
Meme kanseri tanı yöntemleri
Kendi kendini muayene etme:
Meme kanserlerinin yüzde 70’ini hastalar kendi memelerini incelerken veya muayene ederken buluyorlar. Bu yüzden 20 yaşından sonra kadınlar; ayda bir kez, adet bitimi sonrası dönemde tercihen ayna karşısında kendi memelerini gözlemlemeli ve elleriyle memelerini ve koltuk altlarını yoklamalılar. Herhangi bir değişiklik fark ettiklerinde ise, en kısa sürede doktora başvurmalılar.
Doktor muayenesi:
Memeleriyle ilgili hiçbir şikayeti olmasa da her kadının 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik meme muayenesi için meme konusunda deneyimli bir genel cerraha muayene olması gerekiyor.
Görüntüleme yöntemleri:
Meme görüntülemesi, meme kanserini mümkün olan en erken evrede saptamayı amaçlıyor. Teknolojik gelişmelere ve özellikle tarama mamografisinin yaygın olarak kullanımına paralel olarak, elle hissedilmediği halde görüntüleme yöntemleri ile saptanabilen meme kanseri olgularında belirgin artış görülüyor.
Meme kanseri tedavi yöntemleri
Meme kanserinin tedavisindeki başarı şansı kanserin ne kadar erken evrede yakalandığı ile doğrudan ilişkili. Meme kanseri erken evre yakalandığında tedavi başarısı yüzde 95'lere çıkıyor.
Meme kanseri tedavisinin en önemli bölümünü cerrahi tedavi oluşturuyor. Ameliyatın amacı, tümörün tamamının vücuttan uzaklaştırılması. Cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri tümörün tekrarlamasını (nüks) veya başka organlara yayılmasını önlemeye yönelik. Temel olarak 3 ameliyat şekli bulunuyor:
Mastektomi: Tümörle birlikte memenin tamamının alınmasına deniyor. Aynı seansta veya geç dönemde (1-2 yıl sonra) hastaya; silikon protez veya kendi dokularıyla yeni meme yapılabiliyor.
Cilt Koruyucu Mastektomi: Meme dokusunun tamamının çıkarılmasının gerektiği ancak meme derisinin korunabileceği durumlarda tercih edilen bir yöntem. Çıkarılan dokunun yerine, derinin içine silikon protez yerleştirilerek kozmetik görünüm sağlanıyor. Özellikle risk azaltıcı meme ameliyatları (profilaktik mastektomi) için tercih ediliyor.
Meme Koruyucu Ameliyat: Sadece tümörün, etrafındaki bir miktar normal meme dokusu ile birlikte çıkarıldığı ameliyat yöntemi. Bu ameliyatın iki amacı var: Birincisi, memenin yerinde bırakılarak kozmetik görünümün bozulmaması. İkinci amaç da hastanın bedensel ve ruhsal açıdan psikolojik olarak en az seviyede etkilenmesini sağlamak. Ameliyat sonrasında 5-7 hafta süren radyoterapi uygulanıyor.
Memede belirti hisseden kadınlar doktora başvurmalı.
Memede sertlik ya da başka bir belirti hisseden kadınların, önceki mamografi sonuçları normal olsa bile, vakit geçirmeden doktorlarına başvurmaları gerekiyor.
Memenin tümü alınmıyor.
Son 20 yılda erken evre meme kanserinin cerrahi tedavisinde oldukça büyük değişiklikler oldu. Binlerce hastayı içine alan ve yirmi yılı aşkın takip süresi olan araştırmalar sonucunda meme koruyucu cerrahi yöntemi ile elde edilen sağ kalım oranlarının, mastektomiye (memenin tamamının alınması) eşdeğer olduğu ortaya çıktı. Günümüzde meme kanseri ameliyatlarında, bazı tıbbi zorunluluk halleri dışında, memenin tamamının alınması gerekmiyor. Çünkü meme, kadınların cinsel kimliklerinde ve vücut algılamalarında önemli yeri olan bir organ. Parsiyel mastektomi, lampektomi, kadrantektomi şeklinde adlandırılan bu ameliyat yöntemleri ile kadınlar, gereksiz yere memelerini kaybetmekten kurtuluyorlar. Ancak bazı hastalarda, memenin tamamının alınması gerekebiliyor. Bu durumda meme onarımı için ameliyat yapılabiliyor ve cerrahlar, doğal memeye çok benzerlik gösteren bir meme oluşturabiliyorlar.